15 Kasım 2013 Cuma

Ama İçinde Olmayan



Yeniden başlasak desek, iyi de neresinden? Başı da sonu da aynıdır bu yolun.
En iyisi kaldığın yerden devam.
Seviştikten sonra üşümek gibi seni sevmek
tuhaf. 



Kahvenin yanında yediğimiz bademler aklıma gelince tuhaf oluyor aklım. Kapıdan kovduğumda seni. Papatyaları kapıya koymuşsun. Orda hala duruyorlar. Beni bilirsin beni sevenleri kapıdan kovarım. Yüzlerine kapıları öyle çarparım ki ben üşürüm kendimden.  Adam olmaz benden hoş adam olmak da ne oluyor ki? Çamaşırlarım güzel koksun balkona astığımda, kahvemi içerken çiçeklerimi sulayayım. Atkıma sarılıp sahilde yürüyeyim. Ben bunları bilirim adam olmak ne ola ki?

Seviştikten sonra terk eden kaç kadın vardır ki? Dokunurken tutkusuna âşık olan başka?
Bildiğim seni terk ettikten sonra 7 km yürüdüğüm. Kendime geldiğimde ise artık başka şehirde idim. Ben işte buyum

Dışarıda bazen
Bazen de içerde
Ama hiçbir zaman içinde olmayan.

1 Ekim 2013 Salı

Beni Fark Et!






Aslında ben bir şeyler yapabiliyorum! 

Bütün anlam burada. Bütün sevilme isteğimiz, âşık olma arayışlarımız yâda beklentilerimiz aslında bundan kaynaklanmıyor mu?

Beni fark et! Benim değerli olduğumu hissettir bana. Aslında ben bunu biliyorum ama bunu sen eyleme dönüştür. Ben bunu beceremiyorum sen bunu başar. Ben bunu itiraf edemiyorum sen dillendir. Tabi istisnalar ayrı.

Ah yeter at çöpe,
Aynaya baktım da bugün…
İstanbul’da olmak güzel.

29 Eylül 2013 Pazar

Bekleyelim Bakalım



Bir sesin ucuna tutundum. Tebessüm ettiğinde sonbahar gelmişti. Ya yağmurla akacaktım yada yapraklarla uçacaktım. Sonbaharda aşklar sonludur ki. Geriye omzuma aldığım şallar ve kahveler kaldı…
Gittim, gezdim, geldim. Şehirler yetmedi de ülkelerde dolandım. Dönüşte bir minik su kaplumbağası aldım. O kadar ürkek ki. 

Aşk birini onu kendi bünyene katman değildi onu kendi bünyenin yanında muhafaza etmekti. Etrafım muhafaza edemeyen insanlarla doluydu. Kimi köle kimi hükümdar ama hiçbiri aşık olmayan.

Bize aşk lazım ne hükümdarlık ne kölelik.
Sonlar vardır başlangıçlara yol veren. Seviyorum her gideni sürprizi beraberinde gönderdiğinden. Bekleyelim bakalım.

15 Eylül 2013 Pazar

.





Sadece bir el… 
Mutlu olmaya, güçlü olmaya, âşık olmaya. Sadece bir eldir. İnsan yalnızken tam değildir ki. İnsan yalnız şarkı söyleyemez ki. Arkada şarkını destekleyecek mutlaka müzisyenler olmalıdır. Aşk tek yaşanmaz. Eğlence yalnız olmaz. Mutluluk karşındakinin gözlerinde yaşanır.

Evet, yalnızda mutlu olduğun anlar vardır. Evet, yalnızken de keyifli olduğun anlar vardır. Ama bir el ikiye katlar her şeyi. Bir el yarımları tümler.

İyi ki her şey çifttir…Biraz da üçüzdür.

11 Eylül 2013 Çarşamba

.





Kitap okumayı sevmem ki ben. Saatlerce masa başı bana göre değil. Yapıştığımı ve bir daha kalkamayacağımı düşünürüm. Batar o mekân bana. Galiba bu bedensel zekâmın yüksek voltta olduğu anlamına geliyor. Şanslıydım ben. Hiçbir zaman ‘akılsız, zeki değil’ cümleleri ile hitap edilmedim ailem tarafından. Kitaplarda, derslerde başarısız olunca. ‘İlgi alanı değil’ ile karşılaştım. Galiba bu her zaman beni hem huzurda, hem eğlencede, hem de başarıda bir adım önde olmamı sağladı.

Annem denilince domates, salatalık bahçeleri ve toprak gelir,
Babam denilince ağaçlar, dağlar, koşmak geliyor aklıma. Annem toprakta yürü dedi, babam koş dedi. Yeterliydi.

10 Eylül 2013 Salı

.



Bazen istediğim tek şey şu yukardakini yapmak... Ama yok; gözümde, kulağımda ve en önemlisi ağzımda durmuyor ki. Birgün ağzım yüzünden boylayacağım bir yerleri. Bari havadar olsa.